Obezite Hastaları Hayatlarını Erteliyor.

Obezite; diyabet, hipertansiyon, yüksek kan yağları, karaciğer, koroner arter ve böbrek hastalıkları ile birçok kanser türünün ardından şimdilerde COVID-19 için de risk yaratmaktadır.

COVID-19 salgını nedeniyle acil olmayan ameliyatların ertelenmesi kararı, obezite hastalarını da etkiledi. Bariatrik ve metabolik operasyonlar bir süreliğine askıya alındı. Bu durum koronavirüsten korunmak için bir çözüm olsa da, obezite hastalarının yaşadıkları sağlık sorunları da göz ardı edilmemeli. Mevcut sınırlandırmalar, salgın öncesinde obezite ameliyatı geçiren hastaların kontrollerinin yapılmasını da zorlaştırdı.

Obezite ve başta diyabet olmak üzere beraberinde getirdiği problemler, ilerleyici özelliğe sahiptir. Ameliyatı geciktirmek, morbidite ve mortalite risklerini artırabilir. Operasyonlar ertelenirken hastaların tedavisi aksatılmamalı ve rehberlik edilmelidir. Cerrahi bekleyen hastalarda kilo kontrolünü dengede tutabilmek için cerrahi olmayan müdahaleler tercih edilebilir. 

Cerrahi, hem akut hem de kronik çeşitli hastalıkları iyileştirebilir. Akut sorunlar yaşam için acil tehdit oluşturduğunda cerrahi gereklidir ve gecikmeden yapılmalıdır. Cerrahlar, önceden yapılacak planlamalar ile gecikmiş tedaviden en fazla zararı görme riski bulunan hastalara müdahale edebilir.

Laparoskopi ve endoskopinin COVID-19 bulaşmasını destekleyebileceğine dair kesin bir bilimsel kanıt yok. Bariatrik ve metabolik cerrahide laparoskopik yaklaşım, özellikle morbid obezlerde iyi sonuçlar verebilir. Bu faydalar arasında daha düşük mortalite ve komplikasyon oranları ile hastanede kalış süresinin kısa olması sayılabilir.

Bununla birlikte cerrah ve ekibi için enfeksiyon riskinin bulunduğu akılda tutulmalı, kişisel koruyucu ekipmanlar kullanılmalıdır.

 

Tip 2 diyabetlilere zarar verebilir

Metabolik ve bariatrik cerrahiyi geciktirmenin verdiği zararın derecesi, hastanın durumuna ve obezitenin farklı aşamalarına göre farklılık gösterebilir. Özellikle ilaçlar ve yaşam tarzı müdahaleleri ile yeterince kontrol sağlanamayan tip 2 diyabetli hastalara daha fazla zarar verebilir. Diyabetsiz ancak şiddetli solunum, kardiyak veya böbrek komplikasyonları olan bireylere müdahale de hayat kurtarıcı olmaktadır.

 

Solunum yollarını olumsuz etkiliyor

Obezite, viral solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklanan komplikasyon riskini artırır. 2009 yılında California’da influenza H1N1 salgını sırasında ölen kişilerin yüzde 91’inde obezite ve diyabet ilişkili hastalıklar bulunduğu ortaya çıktı.

Obezite ve tip 2 diyabetli hastalarda COVID-19’un ciddi komplikasyon riskleri göz önüne alındığında, bariatrik ve metabolik cerrahiyi düşünen hastalara ameliyat öncesi COVID-19 taraması yapılması da önemlidir.

Geciken cerrahi müdahaleden kaynaklanan zararı azaltmak için neler yapılabilir?

1- Glisemik kontrol sağlanmalı. Özellikle tip 2 diyabeti bulunan hastalarda glisemik indeksi kontrol etmek, şiddetli akut solunum sendromuna engel olarak koronavirüs enfeksiyonundan koruyabilir. 

2- Ameliyat için uzun süre bekleyen, kiloya duyarlı çoklu komorbiditesi olan hastalar için diyet veya farmakolojik müdahaleler gerekebilir.

3- Daha yüksek protein içeriği ve daha düşük glisemik indeksi olan diyetler tercih edilebilir.

 

Dünya Obezite Federasyonu, yayınladığı bildiride konuya şu açıklamalarla dikkat çekti:

“COVID-19 salgını obezite ile yaşayan insanları şu şekilde etkiledi; gıda kıtlığı, evde daha fazla geçirilen zaman nedeniyle fiziksel aktivitenin azalması, bariatrik ameliyatların iptal edilmesinden kaynaklanan kaygı. Obezite ile yaşayan insanlar savunmasız bir gruptur. Pandemik, obezite rakamlarındaki artışa katkıda bulunabilir. Mevcut kriz, obezite hastalarının  birçoğunun daha uzun raf ömrüne sahip konserve ve işlenmiş yiyeceklere yönelebileceğini de göstermiştir.”

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top